11 Şubat 2011 Cuma

İki Saattir Oturuyoruz Bir Kez Muhteşem Yüzyıl'ı Tartışmadık

İşte hepinizin malumu Kanuni Sultan Süleyman ve devlet içinde devlet olan Hürrem'in hikayesini anlatan dizi... Herkes tarafından eleştirildi, kınandı... Bence de eksikleri çok. Ama Ekşicilerin yerden yere vurduğu kadar da kötü değil.

Şimdi en başta en çok tartışılan konuya kısaca bakalım. Dizide Padişah Süleyman'ın sevişmesine takmış durumdayız. Bence "cesur" adledilen dizi Osmanlı'da dönen entrikaların onda birini anlatamıyor. Tüm tarihçilerin kaynaklarını toplayıp dizi çekmeye kalksak ikinci bölümü görmeden platoyu yakarlar. O yüzden ben bu kısma pek takmıyorum.

Hemen prodüksiyon aşamasına geçiyorum. Diziye çok sıkı bir destek verildiği belli. Normal ebatlardan gani gani küçük olsa da bir dizi için koca saray yaptırmak iyi iş. Ancak senaryo tam bir kadın seyirci toplama senaryosu. Devlet çekişmeleri, savaşlar, paşalar, antlaşmalar hep fonda. Önde ise kırık Türkçeli Hürrem ve aşkı var. Şimdi bu iyi güzel ama dört metrekare yerde birbirlerine saatlerce bakan iki kişi olacak diye saray yapılması, onlarca kostüm hazırlanması pek akıl karı değil. Günümüze uyarlayıp "Binbir Gece" tadında bir şeyler yapılırdı bu senaryoya. O yüzden salt Meral Okay'ın klasik kadın refleksleriyle gördüğü tarihi anlatması ve prodüksiyonun bu anlatım üzerine yapılması cüretkar bir hamle olmuş. Kadın izleyiciyi ekrana çekmenin basit kuralı olan aşk üçgeni tarihimizde en açık haliyle Kanuni döneminde anlatıldığından Meral Okay kurnazlık yapıp sağ gösterip sol vuruyor yani. Gelin doğrusuyla yanlışıyla tarih anlatacağım diyip bizi yine uzun bakışmalı bayık dakikalara mahkum ediyor. Bu anlamda kendisinden şikayetçi olabiliriz.

Şimdi diyeceksiniz ki bu belgesel değil. Doğrudur ama en azından aksiyon bu kadar geride kalmamalı. Şahsen ben, dizilerde saatler süren (bir reklam kuşağına daha hızlı kavuşturan görüntüler) sevgili bakışmalarından kurtulmamız gerektiğini düşünüyorum. Evlerde diziyi kadınlar izliyor stratejisi yakın bir zamanda çökecek. Aynen en çok rating aleti Adana'da diye her diziye Adanalı sokuşturmanın çöktüğü gibi. O yüzden bir dizinin omurgasını bunun üzerinden kurmak yanlış. Meral Okay işi biraz harlasın. Tarihin zevkli akışına biraz bıraksın kendisini. Biraz görkemli savaş sahnesi, biraz Osmanlı dışı devletlerin Osmanlı'ya bakışı, biraz iç siyasi entrikalarla bunu yapmak mümkün. Yoksa "Sülüman beni seviyor, bana aşık" diye söyle söyle nereye kadar. Bir müddet sonra insanlar isyan eder. Gerçi Hürrem'in yaşlılığı bu konulara daha müsait. Resmen gölge adam durumuna geliyor. İlerleyen zamanlarda bunarı görürüz inşallah. Gerçi Hürrem tarihte yine birine aşık oluyor. Meral Okay'ın bu aşkı 15 bölümde uzata uzata anlatmasından korkuyorum.


Gelelim koca dizide çok az yer tutan savaş sahnelerine... Ekşi Sözlük yazarları yine klasik tepkileriyle beğenmemişler. Bence kalibresine göre gayet iyi iş çıkarmış dizinin kurmayları. Zira 90 dakika dizi nerden baksan 6 günde çekiliyor. Öyle sözlükçülerin dilinden düşürmediği Tudors gibi 40 dakika çekilip iki bölümde bir 3 hafta ara vermiyorlar. O yüzden 1,5 günde bu kadar iyi montaj yapılması bile mucize. Ancak bu dizi 40 dakika çekilip bu şekilde kurguya, montaja girseydi o zaman ben de derdim kötü olmuş diye. Dizilerin süresi kısalsa bizim yönetmenler de derli toplu iş yapabilirler.

Gerçeklikle örtüşmediği bazı yerler gözüme batıyor. Mesela koca saray mutfağında 3 kişinin çalışması çok komik. Mahalle kebapçısında bile 10 personel var. Kaldı ki Osmanlı Saray mutfaklarında ortalama 200 250 kişi çalışırdı. Bir kahveyi bile altı kişi sunardı padişaha... Bunun gibi bir sürü ayrıntı var tabi...

Müzikler ise müthiş. Yapan ve öncülük edene helal olsun...

Özetle dizinin hareketlenmesi, süresinin kısalması, ekşicilerin de artık olan bitene biraz pozitif bakması icab ediyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder