31 Ocak 2011 Pazartesi

Kaybolan Değerlerimiz Bölüm 1: Doktorlar

Bu kısımda zamanında kıymetini bilemediğimiz bir grup insanın şimdi nerede ve ne yaptığını merak edeceğiz. İlk bölümümüzde 80'ler ve 90'larda meşhur olmuş, fakat daha sonra çeşitli nedenlerle popüler ortamlardan elini eteğini çekmiş enteresan adamları inceliyeceğiz. Buyrun başlayalım.


1. Doktor Bilal:

Mahlasından da anlayacağınız üzere asıl mesleği doktorluk olan Bilal hocamız, 80 sonu 90 başında çok meşhurdu. Hatta Fatih Ürek, fenomen olmuş önü son iki düğmesinden kapalı alacalı beleceli gömleği Doktor Bilal'den almıştır.

Doktor Bilal her efemine şarkıcı gibi bodrum civarında ününe ün katmış, beyaz sarı saçlarıyla ilgi çekmiş bir abimizdir. Kendisi sadece görüntüsüyle değil şarkı sözleriyle de yüreklerimizi pare pare etmiştir. Mesela; "sebep olan kebap olsun, bir kaşık suda boğulsun"... Bir de kendisinin Kenan Evren'in kızıyla aşk yaşadığı dedikoduları çıkmıştı. Bu tarz şeylerden ölesiye nefret eden Kenan Evren'in "eşeğin sevmediği ot burnunun dibinde biter" hesabı Bilal'i damat etmesi de çok manidar.

Neyse umarım kendisi mutlu bir hayat sürüyordur deyip kendisinin bir başka şarkı sözüyle bitirelim incelememizi; "unut derdini gül be aga/ gözyaşlarını sil be aga/ biliyorsun parolayı/ aganaga toranaga... (ekşi sözlükten delican'a saygılarla).



2. Aldo:


Tıbbiyeli arkadaşların aklına yoksa biz de diplomayı 'Cücü' ile barlarda mı ezeceğiz sorusu gelebilir ama Aldo da aynen Doktor Bilal gibi bir doktordur. Varın tıp eğitiminin ne kadar zor olduğunu düşünün (kadavra görmekten sıyırıp cücünün eline düşüyorsun, o da seni gazetedeki fotoğraf örneğindeki gibi elleri aça aça alkışlıyor). Gerçi Ferhat Göçer gibi antipatiğin tillahı bir doktor-şarkıcı olacağına bu dostlar gibi şen ol daha iyi.

Neyse Aldo da 90'ların başında sabah şark hizmeti, akşam meşk hizmeti şeklinde hayatını sürdürmekteydi. Sonra artık Sağlık Bakanlığı müdahale mi etti ne oldu bir anda çekildiler piyasadan. Ben zamanında kendisini Bodrum'da gördüydüm. Yani küçüktüm ve çıktığı yeri dışardan görüyodum. Tam hatırlamıyorum ama beyaz pelerini ve aynalı bir elbisesi vardı. Bir anda döne döne sahneye geldi. Oradaki şovu Rammstein konserinde dahi bulamadım.

Ayrıca asıl adı Adnan olan abimizin 2 torunu mevcutmuş. Açmayın dedeler...

Ama Türkiye'nin anlamsız muhafazkarlaşmasından en çok o nasibini almış Etiler cenahına sıkışmıştır. Kendisine burdan sevgiler yolluyorum.


3. Devran Çağlar:

Evet son incelememiz "bir hüzün hikayesi Devran Ç." ile ilgili... Ki kendisi ile maalesef acı bir hatıramız da var Arzu edenler buradan okuyabilir; http://tinyurl.com/4ow77ak ... Kendisini en son Kanal 1'deki "Filmin Devamı" programında gördüm. Bir dondurmacıda şarkı söylüyormuş. İnsanın 3 kepçe sade-kakaolu-karamelli yerken Devranı izlemesi ilginç bir hissiyat olmalı. Kendisinin bu hale gelmesinde tek suçlu Bülent Ersoy'dur. Kendisinden daha billur bir sesi kaldıramayan korkunç mafya Bülent, Devran abimizin ayağını kaydırmada bir sakınca görmemiş, onu dondurmacılara kadar itmiştir.

Şimdi yukardaki fotosunda Devran başganın ilk zamanlarını görüyorsunuz. Kıvırcık saç, pos bıyık ve Trabzon işi burma bilezikleriyle gayet kafa karıştırıcı bir görüntüsü olan Devran o zaman Bülent Ersoy ve Zeki Müren'e karşı bir silah olarak çıkmıştı piyasaya. Hatta öyle sağlam bir rakipti ki, bir kadınla kavuşamadığı ama o kadını her fırsatta sıkıştırdığı Gülşen Bubikoğlu- Bülent Ersoy ekseninde erotik-gerilim filmi bile mevcuttur.

Ona da bakmak isteyen ;

http://tinyurl.com/permalidevran adresinden bakabilir.

Neyse efendim daha sonra kendileri 2000 yılı başında bıyıkları kesip, saçlara fön çektirip tamamen başka profille şansını denemiş ama yine de aşı tutmamıştır. İnşallah birgün sahnelere döner de Bülent'e dersini verir.


İşte böyle gardaşlarım, bir bölümümüzün daha sonuna gelirken yorumlarınızı ve katılımlarınızı bekliyoruz.


30 Ocak 2011 Pazar

Enişte alttan Coca Cola koysana!!!

Dün akşam Ankara'da "Akp'ye içiyoruz" eylemi vardı. Ben, kadim dostum Kamil ile eyleme katıldım. Hayatı içki ve seksten ibaret gören birtakım çağdaşlar olarak şerefe yaptık. Sonra ben kafayı bulup komple soyunup Kuğulupark'taki havuza girdim. Bir alkış bir kıyamet... Bir yandan bağırıyorum bir yandan yüzüyorum. Halkta coşku arttıkça arttı. En son kuğuları tekmeleyince biraz tepki çektim... Yuuuh falan dediler... Ellerinden zor kurtuldum. Şaka la şaka... Komple soyunmadım. Milletin karısı var kızı var diye baksırla kaldım.


Neyse mesajı verdiğimize göre hepinizi rakı içmeye çağırıyorum. Aksırıncaya, tıksırıncaya dek. Tabi sağa sola salça olmayın lan...

28 Ocak 2011 Cuma

Peperuhi ile Kitsch Filmleri Öğreniyoruz Bölüm 1: Alışırım

Bundan böyle sitemizin bu bölümünde müthiş edvençırıl filmleri inceliyeceğiz. İlk filmimiz başlıktan anladığınız üzere bir Temel Gürsu Prodüksiyonu olan Alışırım filmi...

Öncelikle söylemeliyim ki bu bölümdeki film eleştirilerinde bol bol şıpoylır verecez. Yani filmi izlemeyenler burda yazılanları okuyunca filmi izlemiş kadar olacaklar.

Neyse, gelelim konumuza... Filmde rol dağılımı ve karakterler şu şekilde; Şişman olduğu halde sempatik olmayan Erdal Tosun, Gerçekçi ve bıçkın sakallı rolünde Ünsal Emre, yakışıklı romantik Hakan Ural, her zamanki gibi gavat patron rolünde Yüksel Gözen (Hülya Avşar'ı elektrik anahtarından dikizleme rolünü sıvazcı okurlarımız hatırlayacaktır) ve rolü şıp diye size malum olacak Coşkun Göğen (Şişçi Coşkun)... Tabi seksi güzel Harika Avcı başrolde.

Filmin konusu biraz değişik. Harika Avcı gazinoda çalışan, ekmeğinde bir pop stardır. Bizim daltarak dörtlü ise (Erdal, Coşkun, Ünsal ve bu serserilerle ne işinin olduğunu anlayamadığım Hakan) avare avare dolanan, ne iş olsa yaparım diyen, abazanlığı kendilerine şiar edinmiş adamlardan oluşmaktadır. Bu yüzsüz dörtlü kahvede ve meyhanede toplandıklarında dünyada başka mevzu yokmuş gibi habire Harika Avcı'yı konuşmaktadırlar. Sabah akşam Harika elimize geçse şöyle ederiz böyle zımbalarız diye birbirlerini tahrik eden bu grup birgün feci ateşlenir... Ve harikayı kaçırmaya karar verir.

Tabi bunun evveli de var. Onu anlatalım da iş bu noktaya nasıl gelmiş anlaşılsın. Bizim dörtlünün en şanslısı Erdal'dır. Zira kendisi Harika'nın çalıştığı gazinoda garsondur. Hatta bir gün n'apmış etmiş kulisten Harika ablamızın külodunu aşırmayı başarmıştır. Bu aşırma sahnesinden sonra Erdal'ı habire don koklarken görürüz. Artık filmdeki rolü donu kokladıkça kendinden geçmek olacaktır. Efendim diğerleri ise Harika'yla Lostvari bir şekilde karşılaşırlar. Coşkun mesela benzincide pompacıdır. Bu kişiliğiyle müsemma işi yaparken Harika'nın araba gelir. Harika mini etekle Coşkun'umun libidosunu oynatır falan. Neden sonra bu ekip harikayı kaçırmağa karar verir işte...

Ve Harika'yı bir dağ evine kaldırırlar. Bu sırada yakışıklı jönümüz Hakan Ural ütopik fikirlerini arkadaşlarına anlatır. "Gidelim konuşalım bence verir oğlum hayır diyemez. Kadınlar bizden daha fazla istiyormuş gazetede okudum" falan gibi mavra yapar. Ekip arkadaşlarının hepsi haydut tipli olduğundan Hakan'ın bu ütopik fikri yalandan onaylanır. Bi kaç gün geçtikten sonra fantastik dörtlüden sakallı abimiz Ünsal dayanamaz ve çıkar Harika'nın üstüne. Hakan, Ünsal'ı merdivenden inerken ve fermuarını kapatırken görür. Sinire keser. Ünsal'a çıkışır. "N'aptın oğlum. Hani güzellikle isteyecektik" diye bağırır. Ünsal da haklı olarak "lan karıyı paldır küldür kaçırıp bağlamışız ne güzelliği" diye kontra yapar ve akabinde birbirlerine çıkışırlar. Tam dayak kötek ortamı oluşmuşken Coşkun çıkar "hey yukarda ilik gibi manita var siz burda gavga ediyorsunuz" der ve soluğu Harika'nın yanında alır. Neyse işte sırayla (Erdal bile) Harika'ya kerkinirler çok afedersiniz. Ancak Hakan'ın basireti bağlanmıştır. Harika'ya çıkar ama sadece romantik konuşma yapar. Uzun uzun tirad atar falan. Zamanla Harika'da seks köleliğine alışmış evin içinde dolaşır olmuştur. İşte gel zaman git zaman Hakan'a kanı kaynar. Onlara zorla sana severek diyerek Hakan ile birlikte olur (filmin ismini nerden aldığını bu sahneden anlıyoruz).

Neyse uzatmayalım sonunda Harika bi şekilde polise haber verir. Hakan hariç hepsini yakalatır. Hakan uçkuruna günlerce sahip çıkmanın ödülünü özgürlük olarak alır. Harika setlere döner ama Hakan tadı damağımda hesabı hep izler Harika'yı film bakışmayla biter...

Bu filme Show tv'de mutlaka denk gelirsiniz. Benim yıldızım ****... Drama dalında. Kaçırılmaması gereken bir yapım.

27 Ocak 2011 Perşembe

Reyting Aletlerini Kırın Behzat Amir Geliyor

Bugüne kadar, 1000 kişinin evinde olan bir aletle büyük paralar harcanmış yapımların apar topar iptal edildiğini gördük hep. Reyting denen zalım kavram daha set toplanmadan dağıttı bazı dizileri. O 1000 şahsa ait zevkin saçma bir örneklem usülü olduğunu kimse anlamadı. Herkes onun peşinden koştu. Kimse itiraz etmedi... Herkes celladını reyting belledi.

Ama gün oldu devran döndü... O kerameti kendinden menkul, olan biteni kavrayışı meçhul "kitle" bu sefer bir şeylerin kaderini belirleyemedi. Bu sefer yeni düzen "internet" galip geldi. Bir dizi sosyal paylaşım siteleri ve sözlükler sayesinde yayında kaldı ve gitgide hakettiği kitleyi buldu.

Türk tarihine geçen bu "internet direnişi", zamanında kıymeti anlaşılamamış dizilerin intikamı oldu. Korkarak değil, göstere göstere ilerleyip gerçek yerini buldu Behzat Ç.. Kaliteli olana değer vermenin kıstasının alışılmış saçma yöntemler olmadığını gösterdi.

Bu saatten sonra dizinin dürtüklediği derin devlet bile halel getiremez prodüksiyona. Yedirtmeyiz... Behzat Ç.'ciyiz. Gençlerbirlikliyiz...